Denizcilik üzerine düşünceler

efekaptan
Ocak 26, 2017

Evet… Denizciliğin ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz… Her ne kadar iyi bir şekilde denizciler tarafından bu zorluklar anlatılsa bile  denizci birisini karada çalışan birisinin anlaması mümkün değil, Fırtınaların bofor rüzgar skalasını yazmaya ya da gemimizin korsan bölgelerinden geçerken binlerce dolar ödeyerek kırlangıçlarına aldığı guard’lardan , bir liman manevrasında halatların kopmasından, limana yanaşırken şirket zarar etmesin diye römorkör alınmayıp, ana makinenin arıza yapmasından ,milyon dolarlık geminin sorunlarından ya da geminin yüklemesi ile veya mürettabatı ilgili sorunlardan bahsedecek olursak yine anlaşılmayacağız …

Bütün bunlar özellikle hiçbir denizcilik şirketinin umurunda değil… sen şirketin yükünü limana verilen estimated time arrival  zamanında ulaştırabildin mi onu söyle… Meteoroloji falan bunlar hep bahane… Meteorolojiyi takip eden kaptan, kafasını limandan çıkartmaz. O Navtex ve inmarsat-c hava raporlarını balya balya sandıklara koymanın anlamı başka…Oysaki gemideki yapılan talimlerin hiçbiri eğlence olsun diye yapılmıyor… Onlarca talim planı var. gemiyi terk, yangın talimi, çatışma talimi, korsan bölgesi talimi vb…Denizci her zaman hazırdır. Gemiye ilk çıkan stajyere buranın yüzen bir fabrika olduğu boşuna söylenmez… Her zaman yapılacak ve öğrenilecek iş vardır. Bir uzakyol kaptanı yetişmesi için denizcilik fakültesinde 1 yıl deniz stajı ve 4 yıl teorik eğitim alarak 5 yılda yetişiyor. ortada büyük bir emek var. bu sürede denizcilik İngilizcesi iyi seviyelere de gelmeli ki yerli yabancı demeden tüm şirketlerde gemi bulunabilsin… tüm bunlara rağmen denizcilik şirketleri maaşları dünya geneline göre optimum oranda değildir. Gemide iş dağılımı ısm evraklarına göre adil gözükse bile bu bile adil değildir… gemideki büyük oyuncu kaptandır.kaptan şirketin operasyon bilgileri doğrultusunda oyunu kurar…

Amerikan denizcilerinin iş konusunda dediği gibi ‘’tek kolay gün dündü’’‘’ve  ”Ready Then. Ready Now. Ready Always”(her zaman hazır)gemi yönetimi ve liderlik okulda öğretilenlerden başka kişinin kendini geliştirmesiyle oluşan içselleşen bir yansımadır.

‘’Yönetici dediğin karar veren kişidir. Kimi zamanlar doğru karar verebilir ama mühim olan her zaman karar vermesidir. – John Patterson’’

 Kaptan ve denizcilik şirketi arasındaki bağı tanımlayacak olursak ‘’Yönetici klasik anlamda iyi bir askerdir; lider kendine özgü bir şahsiyettir. – Cherie Carter-Scott’’

Kaptanın gemide uzun süreli perspektife sahip olması gerekmektedir ki gemi düzeni stabil bir şekilde ilerlesin… Deniz ulaştırması başarıyla gerçekleşsin… Aslında bu bölümlerin adı üniversitede deniz ulaştırma ve işletme mühendisliği geçiyor. Bana göre deniz ulaştırma ve liderliği olabilir. Çünkü yüksek sorumluluğu olan bir meslek gruplarından…Kaptanın idaresinin temel taşı mürettabattır yani insan odaklıdır…Şirketlerin yaptığı gibi sistemlerin sürdürülmesinin dışında geliştirmeye,revizeye,insan rasyonelliğiyle senkronize halde çalışır. Gemilerin çoğu bir insan yüzünden batmıştır, deniz yüzünden değil. Bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür.yani araştırmalara göre insan faktörü geminin yarınını belirler…vardiya zabitinin dinlenerek köprüüstüne çıkması, kumanyanın denize göre besleyici özellikte olması, sosyal anlamda geminin içinde spor salonu,oyun üzerine aktivilerin olması ve en önemlisi geminin interneti vasıtasıyla haberleşmenin gerekliliği gibi iletişimin devamlılığı gerekir, güçlü bir mürettabat koordinasyon kondisyonu sağlanması için bunlar önemlidir. Motive kaynağı ne kadar çok olursa verim ve gemi performansı artacaktır. Çoğu denizcilik şirketinde bu konular önemsenmez ama kaptan demek sadece denizcilik şirketinin talimatlarını tıkır tıkır yapan apoleti olan yönetici demek değildir.evet yöneticilik konularında bir çok sertifika programı var fakat türkiyede sertifikaların nasıl verildiğini hepimiz biliyoruz. Kaptan hata yaparak tecrübe kazanır. Kaptanın asıl sertikaları tecrübedir.’’Deniz yanlış yaptığınız herşeyi bulur’’… Denizciye talimat veren sadece şirket değildir… Her gemi denizciyle konuşur. Çıkarttığı her sesin bir anlamı vardır. Onu dinle ve dediklerini yap. Kaptanın görev ve sorumlulukları devamlı olarak kontrolün yanında dikkat ister. Gemiye çoğunluk olarak mürettebatı kuran kişi personel müdürleridir. Bazıları oldukça profesyonel iken diğer kısmının da denize hiç çıkmamış olduğunu fark edebilirsiniz. Bu çarklının sorunları tabi ki gemideki iş bitirme durumlarına yansıyacaktır…Denizci denilince hemen denizci maaşları konuşulur ama neden? Bu kadar iş yükü olan ve eğitime tabi tutulan kaç meslek var? Evinden ailesinden uzak denizciler bu işin okulunu okumuşlar gemi idare ve sevk ederek armatörlerin banka hesaplarına altı-yedi haneli rakamlar kazandırıyor. Neden denizcinin aldığı merak ediliyor? Çok merak edildiği için yazıyorum uzakyol vardiya zabitine günümüz şartlarında verilen maaşlar 2500 ve 3000 dolar arasında değişiyor. Bu meslekte zirveyi görmek için 6 yıl deniz tecrübesi gerekiyor. Tabi sınavları da sertifikaları da ekstrası…6 yıl denizde çalışan bir uzakyol kaptanı adayı süvari olduğu zaman 5500-6000 dolar civarı maaş alıyor. evet kimse bu paralara kötü demiyor…ülkemizde okul dahil olmakla beraber meslekte geçen süre 5 yıl okul ve 6 yıl deniz tecrübesi 11 yılı buluyor. eğer devamlı çalışılırsa…11 yılın sonunda süvari olabilirsiniz…ee yani o kadar da kolay görülmüyor değil mi…deniz ve gemi zaten başlı başına okul…bu bilgininde maddi ve manevi bir geri dönüşü olmalı…yani bilgi ve donanım olarak dünya ligindeyiz diyebiliriz ama Türk şirketinin az olması sadece tutku kalacağını gösterebilecek gibi…Türk ehliyetleri dünya çapında daha fazla değer kazanmalı…ingilteredeki bir gemicinin Türk vardiya zabitiyle benzer maaş alabildiğini de farkedebilirsiniz. Filipinlinin bir sene kontratla az maaşa çalıştığında…Türk denizcilerinin bilgisi dünya geneline göre oldukça iyi…ama yunan’lı kaptanlar gibi emekli olunca gemi alıp işletemiyoruz…Türk firmalarında kimse sorarsanız sorun gemiye son çıkışıdır, son kontratıdır…ama tabi olay meslekten çıkıp yaşam biçimine dönüştüğü zaman bunlar geçerli olmayacaktır… kazanılan dünya görüşü,yurtdışı kültürü bitişiğinde gelişmeye açık olduğumuzu farkedeceğiz. bu yüzden bu düşenceyle  denizciliğe başlamak isteyenler mutlaka vazgeçmemeli…

Denizcinin karizması, sahilde başlar.lafı ise denizci için zor olacaktır…Sen geçerken sahilden gemiler kalkar yüreğimden kalkar gizlice şarkısını hatırlatacaktır…denizcilikle ilgili bu küçük yazımda umarım bazı konuşulması gereken kısımlar konuşulmuştur.unutmayın ki ;Kardinali uzaktan gördün, dürbünle bile anlamıyorsun ne olduğunu… Ne sağına git, ne soluna. Dimdik üstüne yollan. Yakına gelince zaten anlarsın Batı mı? Doğu mu? Uzağına düşmemiş olursun…Hedeflerimize ulaşmamız dileğiyle…iyi seyirler.

(bu yazının altına yorumlarınızı yazarsanız düşüncelerinizi paylaşırsanız memnun olurum.)

Bir Sınav Başlığı Girin
12 Haziran 2016
Geri Sayım Kodu